Bazı filmler vardır, sadece izlenmez; yaşanır. Her sahnesi, izleyeni geçmişe götürür; orada nefes aldırır, orada mücadele ettirir. Kurtuluş, işte böyle bir yapım. 1996 yılında izleyiciyle buluşan bu epik film, sadece bir sinema eseri değil; aynı zamanda bir milletin var olma savaşıdır.
Yönetmenliğini Ziya Öztan’ın üstlendiği, senaryosunu ise usta kalem Turgut Özakman’ın yazdığı Kurtuluş, Milli Mücadele yıllarının çetin atmosferini ekranlara taşıyor. Film, 1918 Mondros Mütarekesi’nden başlayarak 1923 Lozan Antlaşması’na kadar olan süreci titizlikle ve belgesele yakın bir dille aktarıyor.
Kurtuluş, sadece cephedeki çatışmaları değil, masa başındaki stratejileri, halkın ruh halini, umutsuzlukla umut arasında sıkışmış Anadolu’nun sessiz direnişini de gözler önüne seriyor. Rutkay Aziz, Mustafa Kemal Paşa’yı; Savaş Dinçel, İsmet Paşa’yı; Yurdaer Okur ve diğer önemli oyuncular ise dönemin birçok simasını başarıyla canlandırıyor.
Film, savaşı yalnızca silahların ve askerlerin çatışması olarak değil, aynı zamanda fikirlerin, inancın ve azmin de bir savaşı olarak işliyor. Çünkü bu topraklar, işgal altında kalmayı reddeden bir halkın ayağa kalkışına şahitlik etmişti. Kurtuluş, işte bu ayağa kalkışı gözler önüne seriyor.
Prodüksiyon tasarımı, dönemin ruhunu başarıyla yansıtıyor. Üniformalar, şehirler, silahlar, halkın giyimi; her detayda bir özen var. Diyaloglar ise, kuru bir tarih anlatımından çok uzakta. Her replik, bir inancı, bir kararlılığı, bazen de kırılganlığı temsil ediyor. Bu da filmi daha da insani, daha da etkileyici kılıyor.
Film boyunca zaman zaman içimizi burkan sahnelerle karşılaşıyoruz. Ama bu, dramatik bir kurgu değil; tarihin ta kendisi. Yıkılmış bir imparatorluğun küllerinden doğan bir cumhuriyetin ayak sesleri duyuluyor her sahnede.
Kurtuluş, Türk sinema tarihinde çok özel bir yere sahip. Çünkü sadece bir dönemi anlatmıyor; bir kimliği, bir halkın hafızasını, kolektif bir mücadelenin anlamını hatırlatıyor. Genç nesillerin, bugün sahip oldukları hakların nasıl kazanıldığını anlaması için de eşsiz bir kaynak.
Film, duygusal derinliği, tarihsel doğruluğu ve oyunculuk performanslarıyla izleyicisini sadece bilgilendirmiyor, aynı zamanda düşündürüyor. “Ya biz olmasaydık?” sorusunu sordurtan sahnelerle dolu.
FAZLA UZATMADAN…
Kurtuluş, tarihi öğrenmek için değil, onu hissetmek için izlenmeli. Bu film, yalnızca bir savaşın değil; bir yeniden doğuşun, bir milletin kaderini ellerine almasının hikâyesi. Zaman zaman gözleriniz dolacak, zaman zaman yüreğiniz kabaracak. Ama sonunda, bu topraklara ve geçmişinize bir kez daha minnet duyacaksınız.
Kurtuluş filmini buradan izleyebilirsiniz.